Susmayan Feminist Virginia Woolf


 

Tarih 25 Ocak 1882. Yer İngiltere’nin Londra şehri. Edebiyat hayatına kadının sesini yerleştiren bir kadının dünyaya gelişi; Virginia Woolf.
Virginia, Victoria döneminin tanınmış yazarlarından biri olan Sir Leslie Stephen’in ve Julia Duckworth’un kızıydı. Virginia’nın anne ve babası daha önce birer evlilik yapmakla beraber, bir süre yalnız yaşadıktan sonra ise hayatlarını birleştirdikleri bilinmektedir. Bu entelektüel evlilikten çiftin beş çocuğu olmuştur. Virginia, dördüncü çocukları olarak dünyaya gelmiştir. Virginia’nın iç dünyasına göre yaşadığı ev, ailesi yüzünden adeta bir kafes gibidir. Annesinin ilgisini üzerinde hissetmiyor ve babasının ise oldukça rahatsızlık veren biri olduğunu söylemektedir. Ancak ne yazık ki yaşamın acı gerçeği, Virginia ile daha on üç yaşındayken tanışmıştı. Annesi Julia hanım hayatını ansızın kaybetmiştir.

“Olabilecek en büyük felaket.”

Maalesef annesinin bu ölümü artık Virginia’yı acı, bunalımlı, karanlık ve sancılı bir hayatın çıkmazına bıraktı.
Yedi yaşına giren Virginia, erkek kardeşlerinin iğrenç yüzüyle karşılaştı. Kendisinden neredeyse yirmi yaş büyük olan üvey abisinin cinsel istismarına maruz kaldı ve üstelik bu durumu uzun süre herkesten sakladı. Neden sakladığı hakkında bir bilgi olmamakla birlikte, aslında etrafında ki herkesin bu istismarın farkında olduğu fakat buna ses çıkarmadığı söyleniyor. Ne yazık ki bu istismar yirmi dört yaşına kadar devam edecekti…

Yazmaya, edebiyat dünyasına adım atmaya on yaşındayken başlayan Virginia, annesinin ölümünün izlerini atlatamamışken ikinci bir kayıpla iyice sarsıldı. Kız kardeşi Stella, 1897 yılında hayatını kaybetti. Virginia, bu kayıptan sonra iki kayıbın verdiği ağırlıkla yoğun bir sinir hastalığı geçirmeye başladı. Artık hayatının çıkmazı olacak olan depresif ruh halinin izleri yavaş yavaş kendini göstermeye başladı.

“Bu darbe, bu ikinci ölüm darbesi beni yıktı. Parçalanmış kozanın içinde kanatlarım yapışık, titrek ve buruş buruş halde öylece kaldım.”

Bu kayıpların acısı yetmezmiş gibi bir de babasının tavrı Virginia için durumu daha kötü hale getirmişti. Babası Sir Leslie Stephen, evde ölen karısı ve kızı hakkında konuşulmasını yasaklamıştı. Virginia’nın sessiz haykırışı işte bu sırada başladı. Çünkü duygularını ifade etmesine izin verilmiyordu. 1904 yılında Virginia’yı üçüncü bir kayıp daha karşıladı. Babası Sir Leslie Stephen mide kanseri sebebiyle hayatını kaybetti. Bir kaybı daha kaldıramayan Virginia için artık hayat bir depresyon kuyusundan ibaret olmuştur.

Profesyonel olarak yazmaya 1905 yılında başlayan Virginia, ilk yazılarını “Times Literary Supplement” için yazdı. Ardından kardeşleriyle birlikte yaşamaya başlayan Virginia, kardeşlerini de yanına alarak Bloomsbury’e taşındı. Burada ki evleri yazarların, şairlerin ve ressamların buluşma yeriydi. Bu insanlar erkek kardeşinin üniversite de ki arkadaşlarından oluşuyordu ve bunların oluşturduğu “Bloomsbury Çemberi” adında bir grupları vardı. Virginia, otuz yaşına gelince bu grubun içindeki deneme yazarı Leonard Woolf ile evlendi. Her ne kade bir erkekle evlense de Virginia,eserlerinde kadınlara karşı olan ilgisinden ve aşklardan bahsediyordu. Kocası bunu biliyordu ama bu durum onu rahatsız etmiyordu. Çünkü Virginia ile olan evliliğinde birer karı – koca gibi değildir ortak yanları olan arkadaş gibiydiler.

Virginia’nın düştüğü depresyon kuyusu bu zamanlarda iyice ağır bir hal almıştır. Artık o “manik-depresif” hastasıydı. Nöbetler geçiyor ve krizler yaşıyordur. Bu hastalığı yüzünden kırk sekiz saat boyunca durmadan konuştuğu bile söylenmektedir. Dahası yazılarını her zaman ayakta yazan Virginia, bunun nedeni olarak ise ressam olan kız kardeşinin ayakta resim yapmasını ilham aldığını söylemekteydi.

“Dışa Yolculuk” adlı ilk romanını 1915 yılında yayınlayan Virginia, aynı zamanda bir feministi. Birçok kadına ilham olan şu sözleri söyledi:

“Para kazanın, kendinize ait bir odanız olsun. Yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın.”

Henüz yirmi iki yaşındayken intihar girişimlerine başlayan ve üç kez intihara kalkışan Virginia artık kendisini tamamen depresyonun kollarına bırakmıştır. Öyle ki artık yazı bile yazmıyordur.  Virginia için artık o yıkıcı son hazırdır. Eşi Leonard Woolf için yazdığı mektuba;

“Sevgilim,

Yine çıldırmak üzere olduğumu hissediyorum. Yaşadığım o korkunç anlara geri dönemem artık. Ve ben bu kez iyileşemeyeceğim. “

diye başlayan Virginia, mektubunu;

“…. Artık benim için her şey bitti. Sadece sana bir iyilik yapabilirim. Hayatını daha fazla mahvedemem…”

diye bitirip, 28 Mart 1941 tarihinde ceketini giyip ceplerini taşlarla doldurmuştur.  Artık Virginia Woolf, kendisini depresyonun kollarından alıp Ouse nehrinin kollarına bırakmıştır…

 

Yorumlar 0

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Susmayan Feminist Virginia Woolf