SIRRI YILLARDIR ÇÖZÜLEMEYEN DANS VEBASI


29 Nisan Dünya Dans Gününüz Kutlu Olsun!

İnsanların kendini huzurlu, özgür ve mutlu hissedebileceği nadir zamanlardan biridir dans etmek. Modern balenin yaratıcısı Jean Georges Noverre(1727-1810)’in doğum günü olan bu tarih, Uluslararası Tiyatro Enstitüsü ve Uluslararası Dans Komitesi tarafından 1982 yılında Dünya Dans Günü olarak ilan edildi. Yüzyıllardır hatta neredeyse insanlığın ortaya çıktığı zamanlardan bu yana süregelen dans; dini inanışlardan, yöresel normlara kadar hayatın her yerinde karşımıza çıkıyor.

Orta çağ döneminde öyle bir olay yaşandı ki hala bu olayın sebebi kesin olarak çözülemedi…

“Dans vebası”

Hiçbir müzik olmaksızın, insanların günlerce durmadan dans ettiğini ve vücutlarının günler sonra yorgunluktan iflas ettiğini hayal edin.. Üstelik bu olayın Avrupa’da bir çok ülkeyi esir aldığını…

Hayali bile göz korkutucu olan bu durum maalesef Orta Çağ’da Avrupa’da veba salgını gibi yayıldı. Bir çok insanı etkileyen bu dans vebası, en çok 1518’de hissedilse de aslında yıllar öncesinde de bu vakaya benzer olaylar kayıt altına alınmıştı.

Kayıtlara göre ilk olarak 1020’li yıllarda, Almanya’nın Berburg kentinde bazı  çiftçiler ortada hiçbir neden yok iken sebepsizce çılgınlar gibi dans etmeye başlamış.  Şehir meydanındaki bir kilisede yapılan Noel duasını sabote etmişlerdi. Tabii o zamanlarda bu garip davranışları şeytanın işi olduğunu düşünüldüğü için olay dilden dile yayılmadan unutulmuş.

1237 yılında yine yer Almanya. Erfurt şehrinde kalabalık  büyük bir grup çocuk, neredeyse bilinçleri kapalı bir şekilde zıplayıp dans ederek Arnstadt’a kadar yürümüş. (komşu köy)İlk başta dans etmeleri izleyenlerin hoşuna giderken  çocukların bilinç dışı böyle bir şey yaptıkları anlaşılmış. Bu olay,  Hans Christian Andersen’in “Fareli Köyün Kavalcısı” romanına da ilham olmuştur.

1278 yılına gelindiğinde ise bu olay iyice büyüyerek herkes tarafından “Aziz Vitus Dans Salgını”olarak adlandırılmış. Sebebi ise; Maas nehri üzerinde yaşanan, yaklaşık 200 kadar insan yine bir müzik yokken sebepsiz yere dans etmeye başlamışlar. Danslarına hız kesmeden devam eden kişiler bir köprünün üzerine çıkarlar ve köprünün çökmesine sebep olurlar. Bu esnada yaralananlar bu dans vebasına ismini veren Aziz Vitus manastırında tedavi görmüşler ve yine birden bire dans etmeye başlama sebepleri bulunamamış, insanlar iyileştikten sonra neden böyle davrandıklarını açıklayamamıştı. Bu olaydan sonra sonra yaşanan benzer hadiselere, hastaların tedavi edildiği Aziz Vitus manastırının adı ile hitap edilmeye başlandı.

 

1374’den sonra Almanya  sınırları aşan ilk salgın oluşmuş. Öncelikle bir grup insan dans etmeye başlamış, ardından yüzlercesi onlara katılmış. . Kısa sürede Köln şehrine yakın olan flaman şehri Utrecht, fransız şehri Metz ve Strasbourg, ve sonunda Luxemburg’a kadar yayılan dans salgını her geçen zaman daha da can alıcı boyutlara gelmiş. Sürekli dans etmekten yorgun düşüp ölenler kişiler rapor edilmeye başlamış ve bu salıgın  1375 ve 1376 yılına kadar arada bir belirtilerini göstermeye devam etmiş,yaşanan bu olaylara yine kimse anlam verememiş. Bazı kilise adamları bu olayı ilahi bir dokunuş olarak yorumlamak ile yetinmiş  ama kendilerini durduramayan insanların yorgunluktan ya bayılıyor ya da hayatını kaybediyor oluşlarının önüne geçilememiş. 1381’e kadar salgın Avrupa’nın birçok yerinde can almaya devam etmiş.

1418–1428 yılları arasında Roma topraklarına bağlı olan Strasbourg’da uzun süren kıtlık döneminin ardından bir anda yeniden başlayan bu dans salgını, insanların çileli bir dönemin ardından yaşadıkları rahatlamayla, kolektif histeri olarak açıklanmaya çalışıldı. 1428’de Almanya’da ise bir rahip ölene kadar dans etmiş, Zürih’te bir grup kadın sebepsiz yere sokaklarda çılgınlar gibi dans etmeye devam etmişti. Bu kadınları insanlar cadılık ile suçlamışlar.

1518’de Kutsal Roma topraklarına bağlı Strasbourg’da 34 dansçıyla yeniden başlayan salgına bir anda 400 kişi katılır ve işler iyice çığırından çıkar. Yaklaşık yüzyılın geçmesinden sonra insanların gizemini çözemediği dans salgını yeniden Avrupa’da baş göstermeye başlar. Aralıksız olarak bir ay devam eden bu salgın büyü veya dini ayinler ile tedavi edilmek istense de başarı sağlanamıyor. Hatta bazı insanlar dans ederken  manastıra doğru gider ve oraya sığınmak  ister ama yardım çığlıklarına  çözüm bulamayınca orada hayatını kaybeder.

1536’da bir grup çocuk Basel’de dans etmeye başlamış ancak bu salgın yayılmadan son bulmuştu.

1551’de ise bir adam, Saksonya’nın Anhalt şehrinde ölene kadar dans ediyor ve insanların çabalara rağmen durdurulamadan hayatını kaybediyor, böylece dans vebasına yakalanıp hayatını kaybeden kişiler bir yeni kişi daha eklenmiş oluyor.

 

17. Yüzyıl’ın başlarında son olarak  birkaç kişi dans ederek yorgun düşüyor ve ayılarak can veriyor. Bu insanların Aziz Vitus manastırını ziyaret ederek salgına yakalandığı ve bu salgının sadece bir gece sürdü tespit edildi. Bu olayların ardından günümüze kadar dans salgınına dair  belgelenen hiçbir  vakaya rastlanmıyor.

 

Peki ama bu salgının sebebi neydi?

Az evvel de dile getirdiğim gibi “Toplu (kolektif) bir histeri” yüzünden olduğu teorisini günümüzde en çok ihtimal verilen seçeneklerden biri olarak gösteriliyor. Günümüzün tarihçileri tarafından “Toplu Histeri” olarak anılması tercih ediliyor. Tarihçilere göre; Strasburg’daki olayın arka arkaya gelen büyük kıtlıkların ertesinde yaşanması, yoğun bir baskı altında yaşayan insanlar, kötü beslenmenin ve bunun getirdiği ölümlerin etkisiyle bu durum dayanılmaz stresin de tetiklemesiyle insanların transa geçmiş olabilecekleri ihtimalleri teorilerini destekler niteliktedir. Ancak bu durumu destekleyecek bir kesin kanıt da hala bulunabilmiş değil.

Bir başka teoriye göre; dans salgınlarına arpa gibi tahıllarda görülen bir çeşit mantar/bakteri yol açmış olabilirdi. Bu o yıl aynı ürünü hasat eden insanların dans vebasına kapılmış olmalarından dolayı ortaya atılan bir teori olmuştur.

17. yüzyılda bu vakalarla karşılaşan tıp profesörü Gregor Horst ise şu notu almıştır;
“Her yıl, farklı farklı kadınlar Aziz Vitus Günü’nde manastırı ziyaret ediyordu. Bütün gün bütün gece yorulana kadar dans ediyorlardı. ”
İlk başlarda bu salgını Aziz Vitus’un gönderildiğine inananlar da olmuş. Ancak 17. yüzyılda bu salgını bazı kişiler epilepsinin bir kolu olarak kabul etti.

 

Peki ya sizce bunca insanın hayatını kaybetmesine sebep olan dans vebasının  ortaya çıkmasına ne sebep oldu?

Bu konu hakkında düşüncelerinizi ve varsa yeni teorilerinizi bekliyorum.

Fikirlerinizle var olun sevgili okurlar, düşüncelerinizle var olun. Sevgiyle kalın, dansla kalın.

 

Yorumlar 0

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

SIRRI YILLARDIR ÇÖZÜLEMEYEN DANS VEBASI